11 Aralık 2009 Cuma

BASIN AÇIKLAMASI

E. GAZİ ÜTĞM. AVUKAT SERDAR ÖZTÜRK'ÜN EL VE PARMAK İZLERİ SİLİVRİ 2. SULH CEZA MAHKEMESİ'NİN 2009-593 SAYILI "PARMAK İZİ VE EL İZİ ALINAMAZ" KARARINA RAĞMEN, BASKI İLE ZORLA ALINDI. KONUYA İLİŞKİN OLARAK AVUKAT SERDAR ÖZTÜRK'ÜN BASIN AÇIKLAMASI AŞAĞIDADIR. KALEMİNİ, ONURUNU SATMAMIŞ BÜTÜN MEDYA KURULUŞLARINA, GAZETECİLERE KAMUOYU HUZURUNDA DUYURULUR.

BASIN AÇIKLAMASI

Kamuoyunda "Ümraniye/Ergenekon" adı ile bilinen soruşturma kapsamında, ofisimden çıktığı iddia edilen gizli belgeler ile mermileri ilk defa 06.06.2009 tarihinde hakim Metin ÖZÇELİK huzurunda yapılan tespitte gördüm. El konulan gizli belgelerin ve mermilerin tarafıma ait olmadığını, bu delillere kimsenin el sürmemesini talep ederek, tespit esnasında, herkesin ameliyat eldiveni giymesini ve derhal bu deliller üzerinde parmak izi inceleme yapılmasını hem hakimden hem de yazılı olarak savcı Zekeriya ÖZ' den talep ettim. Ancak bu parmak izi incelemesi yapılmadı. Kasten lehe olan delillerin karartıldığı iddiası ile savcı ÖZ hakkında HSYK.ya suç duyurusunda bulundum Bu hukuka aykırı eylemleri nedeni ile savcı ÖZ hakkında soruşturma açılmıştır ve halen soruşturma devam etmektedir

Bugüne kadar, soruşturmanın emniyet içinde yabancı bir gizli servis tarafından angaje edilmiş, belli bir cemaate mensup polisler ve ABD. tarafından fonlanan TARAF gazetesi tarafından karatılmaya çalışıldığını, askeri casusluk yapıldığını, sahte belgeler ve el konulan dijital veri depolama aygıtlarına emniyette geriye dönük içeriği suç teşkil eden bilgiler yüklenerek hedef alınan kişilerin tutuklanmasının sağlandığını açıkça ileri sürerek, bu polisler hakkında 10 dan fazla suç duyurusunda bulundum.

Halen tutuklu olarak bulunduğum SİLİVRİ 5 NOLU L TİPİ CEZAEVİNE, ilk olarak 26.10 2009 tarihinde, ellerinde herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın gelen polisler tarafından parmak izim alınmaya çalışılmış ise de, kendileri hakkında suç duyurusunda bulunduğum için delil üretmelerinin önüne geçmek maksadıyla soruşturma tamamlanıncaya kadar polise parmak izi veremeyeceğimi gardiyanlara belirterek polisi geri gönderdim. Bu işlemle, haklarında çok sayıda suç duyurusunda bulunduğum polisin aleyhimde delil üretmek maksadıyla parmak izi örneklerimi aradığı ortaya çıktığından, ilgili tüm kurum ve savcılıklara dilekçe yazarak, lehe olan delilleri toplayacak bir savcı atanması için yazılı talepte bulundum. Bu bağlamda, ofisimde kimlerin keşif yaptığının bilindiğini, ofisime mermi ve gizli belgeleri yerleştirenlerin bulunmasının gayet kolay olduğunu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına mukayese için parmak izi örneğimi verdiğimi, buna rağmen polisin parmak izimi almasının, sadece aleyhimde delil üretmeye matuf olduğunu öne sürerek, lehe olan delilleri toplayacak bir savcı atanmasının sağlanması için, Adalet Bakanlığından, HSYK.dan Yargıtay C. Başsavcılığından, TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanlığından ve TBMM Adalet komisyonu Başkanlığından yazılı olarak talepte bulundum. Bu talebime bugüne kadar cevap verilmedi.

Ancak, İstanbul C. Başsavcılığı'na 02.12.2009 tarihinde gönderdiğim; "Behçet OKTAY cinayetinin ZİR VADİSİ ve GÖLBAŞI' nda bulunan silahlar ile ilgili olabileceği yönünde kuvvetli şüphe bulunduğunu, bu cinayetle ilgili Recai BİRGÜN adlı şahsın ifadesinin alınması ve adı geçen şahsın yurt dışına çıkışının yasaklanmasını", "Ofisimin keşfini yaparak, belgeleri yerleştiren kişilere veren şahısların kimler olduğu" ve "KAFES PLANI" adlı bilgilerin emniyet içinde bu soruşturmayı karartmaya çalışan bir ekip tarafından Levent BEKTAŞ' in CD.lerine el koyma anında "TALEBİNE RAĞMEN" kopyası verilmeyerek, sonradan yüklendiğini, bu şekilde ihbar


mailleri ve sonradan yüklenen bilgiler "MAYMUNCUK" gibi kullanılarak TSK.nin istenilen birliğine operasyon yapıldığını, emniyet tarafından hazırlanan soruların ÇOĞUNUN iddia edilen eylemlerle ilgisi bulunmadığı, daha çok biyografik istihbarat toplamaya ve askeri casusluğa yönelik olduğunu, böyle bir saçmalığın Afrika'da bile söz konusu olamayacağını, bu nedenle, emniyete gizli servis sızması bulunduğunun ortaya çıktığından, CD.lerin derhal TEM.den getirilerek askeri uzmanların denetiminde MİT' in casusluğa karşı koyma birimi görevlilerince İTÜ laboratuarlarında incelemesinin yaptırılarak, kafes planına ilişkin bilgilerin el koyma işleminden sonra yüklenip yüklenmediğinin tespit edilmesine" ilişkin talepleri içeren üç ayrı dilekçenin hemen akabinde, 03.12.2009/Perşembe günü, saat 16.15' te tutuklu bulunduğum Silivri 5 numaralı cezaevine gelen polisler tarafından, savcı Zekeriya ÖZ' ün ve Silivri savcısı Necip DOĞAN' in talimatı ile, 5271 sayılı CMK.nun 81 nci maddesine aykırı olarak RIZAM OLMAKSIZIN, ZOR KULLANILARAK PARMAK İZLERİMİN ALINACAĞININ belirtilmesi sonucu, haklarında suç duyurusunda bulunduğum polisler tarafından BASKI ile parmak izlerim alınmıştır. Bu nedenle, adı geçen savcılar ile açıkça CMK ya aykırı olan bu işlemi denetleyip önlemekle görevli iken, görevlerini yapmayarak kanuna aykırı eylemlere sebebiyet veren Silivri C. Başsavcısı ve özel yetkili başsavcı vekili Turan ÇOLAKKADI hakkında HSYK na suç duyurusunda bulundum. Bu işlem "PARMAK İZİ İNCELEMESİNİN, KİMLİĞİN TEŞHİSİ İÇİN GEREKLİ OLMASI HALİNDE" yapılmasını öngören CMK.nun 81 nci maddesine açıkça aykırıdır Ayrıca, CMK.da muvafakat olmadığı takdirde, ZORLA PARMAK İZİNİN ALINABİLECEĞİ şeklinde bir düzenleme de bulunmamaktadır. Benim KANDİL DAĞI' ndan gelen, kimliğinin ne olduğu dahi bilinmeyen "sözde" barış elçisi olmadığım, bu ülkede 11 yıl devlet memurluğu yaptığım, dokuz ( 9 ) yıldır da Ankara'da serbest avukatlık mesleği ile iştigal ettiğim nazara alındığında, KİMLİĞİMİN TEŞHİSİNDE bir sorun bulunmadığı çok açıktır. Kaldı ki, ben daha önce Ankara Cumhuriyet Başsavcılığını talebi üzerine, mukayese için Adalet Bakanlığı görevlilerine parmak izi örneklerimi verdim. Dolayısı ile parmak izi incelemesinden kaçmadığım gibi bu işlemi talep eden bizzat benim. Sorun, emniyet içinde her turlu suçu işleyerek bu soruşturmayı yönlendirmeye karartmaya çalışan ETKİN ve GÜÇLÜ bir şebekenin varlığıdır Bu nedenle, parmak izimin emniyet tarafından alınması demek, bundan sonra, emniyet içindeki bu şebeke tarafından gömülecek silahların, patlayıcıların, üzerinde benim YAPIŞTIRMA parmak izimin çıkması ve bu parmak izlerinin kimyasal analizler yapılarak yapıştırma olduğu ortaya çıkana kadar da, TARAF gazetesi ve STV gibi artık deşifre olmuş, kaos yaratıcısı misyoner medya tarafından da hedef gösterilerek psikolojik harp yapılması demektir.

Kamuoyuna saygıyla deklare ederim.

Bu metin hhmemis.blogspot.com'daki CUMHURBAŞKANI, BAŞBAKAN, ADALET BAKANI VE İÇİŞLERİ BAKANINA AÇIK MEKTUP YAZISINDAN kısmen alıntı yapılarak yayınlanmıştır. Bilgilerinize

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder